Bergama’yı Tanıtım mı,
Zeus Sunağı Mücadelesine Darbe mi?
Kayıp Tanrılar Ülkesi
Ahmet Ümit


Polisiye roman olarak bakış,
Ahmet Ümit ülkemizin en önemli yazarlarından biri olduğunu hepimiz biliriz. Polisiye/ Mitoloji/  Arkeoloji/ Toplumbilim konularını en iyi biçimde harmanlayarak yazdığı romanların tamamı kitaplığımda var. Birkaçı dışında çoğunu okudum. Patasana bende inanılmaz duygular bırakmıştı. Birçok romanı da film olarak karşımıza çıktı. Kısacası Ahmet Ümit Yazın dünyamızın bir değeridir.

Kayıp Tanrılar Ülkesi romanını da uzun süredir bekliyordum. Hem yeni bir kitabını okumak için hem de Bergama’dan söz edeceğini bildiğim için. Romanı hemen aldım, 502 sayfayı üç günde okuyup bitirdim. Öncelikle vurgulamalıyım her zaman olduğu gibi iyi bir polisiye… Ayrıca mitoloji neredeyse ana konu kadar kendine yer bulmuş. Meraklıları ve en azından ilgili olanları memnun edecek bilgiler aktarıyor, eski bildiklerimizi tazeliyor.

Baş Tanrı Zeus roman boyunca bölüm aralarına girip önce tanrılar dünyasını başından sonuna değin öykü tadında veriyor. “Bıraktığınız yerden başlayacağım” diyerek, Uranos, Kronos ve kendisini yani Zeus’un ortaya çıkışını, tanrılar dünyasına nasıl hâkim olduğunu diğer tanrılar, titanlar ve insanların da öykülerini ekleyerek tek tanrılı dinlerin özellikle Roma İmparatorluğunda Hıristiyanlığın kabul edilmesiyle Jüpiter adını alarak veda edişini anlatıyor.

Zeus’un anlattıklarıyla paralel olarak da Berlin’de Türk kökenli bir baş komiser olan Yıldız Karasu ve yardımcısı komiser Tobias Becker Türklerin ve Zeus Sunağının da içinde olduğu cinayetler dizisini aydınlatmaya çalışıyor. Başta da yazdığım gibi bu kısım kendi içinde de tutarlı olarak final sahnesine değin sunuluyor.

Zeus Sunağı Neden Berlin’de
Gelelim beni ve eminim ki birçok kişiyi rahatsız eden bölümlere. Özellikle son yıllarda değerli dostum Sefa Taşkın’ın büyük katkılarıyla öne çıkan “ZEUS SUNAĞI VE BERGAMA HEYKELLERİ SOĞUK ve PUSLU BERLİN’E DEĞİL, GÜZEL BERGAMA’YA, AİT. MUTLAKA GERİ GELMELİ, EVİNE DÖNMELİDİR!” çalışmalarının öne çıktığını, bilim insanlarının sahiplendiğini, özellikle Kültür ve Turizm Bakanlığı ve İzmir Büyükşehir Belediyesinin öncü olmasıyla toplantıların periyodik toplantıları izleyenler, bilenler vardır. Ben de bu takipçilerden biriyim.

Literatürümüze yakın zaman önce kazandırılan veya eklenen “Sübliminal mesaj” tam olarak bu romanda işleniyor. Roman başladığı andan itibaren Zeus Sunağı Berlin’dedir, burada rahatı yerindedir mesajı veriliyor. Satır aralarında gerekli gereksiz her yerde sunağın yerinin Berlin olduğu beynimize işleniyor. Romanı okuyacaklar için daha fazla ayrıntıya girmek istemiyorum. Romanın bir yerinde aslında konunun akışıyla hiç ilgisi yokken bir araştırma raporu ortaya çıkıyor. Burada Carl Humann, kendi anlatımıyla “Pergamon’daki sunak aslında Türkler tarafından kireç yapımı için yakılmakta yok edilmekteydi. Ben gördüm, parça parça çıkarıp Almanya’ya yolladım. İlk yıllarda izinsiz taşıdım ama sonradan padişahtan aldığım izinle serbestçe götürdüm” demektedir. Bu kısmı Carl Humann’ın anılarında da böyledir ama devamı vardır. Sonraki bölümlerde memurlara rüşvet vererek, yerel yöneticileri ikna ederek kaçırdığını yazmıştır. Romandaki raporda bu kısımdan hiç söz edilmemektedir. Her şey yasal yollardan yürütülmüş algısı okura enjekte edilmektedir.

Romanı kim okursa okusun edindiği izlenim Zeus Sunağının yasal yollarla, izinler alınarak, para ödenerek Berlin’e götürüldüğü olacaktır. Burada Ahmet Ümit’i şiddetle eleştiriyorum.

Tarihlerde, alınan/ alınmayan izinlerde, hangi parçanın ne zaman kaçırıldığı konusunda çok değerli bilim insanlarınızın çalışmaları incelendiğinde hiçbir şeyin romandaki gibi olmadığı anlaşılacaktır. Ben bu konuların ayrıntısına bu yazıda girmeyeceğim, en yakın bildiğim, Bergama geçmiş dönemler Belediye Başkanı Sefa Taşkın’ın ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Sönmez’in bu konuda araştırma yapan kişilerdir. Bu konuda onların benden daha çok söyleyecekleri vardır.

Ben sadece şunu söyleyebilirim, Zeus Sunağı Bergama’dan çalınmıştır. Kaçıranlar bilim adamı olamaz. Olsa olsa Osmanlı’nın en zayıf olduğu bir dönemde daha önce kaçırdıkları gözden uzak tutularak son birkaç parça için izin alınmıştır. Bu izin de çeşitli yollarla delinerek uygulanmıştır.

İzmir Büyükşehir Belediyesinin Tutumu
Yazının başında sözü edildi. Zeus Sunağının geri getirilmesi için yapılan çalışmalara İzBŞB taraf oldu, bu yönde girişim ve çalışmaları destekledi. İyi de o zaman “Zeus Sunağının yeri Berlin’dir” diyen bir kitabın neden tanıtımını yapıyorsunuz. Kitabın içeriğini bilmiyor muydunuz? Bu konu beni çok şaşırtıyor. “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” deyiminin tam zamanı galiba.

26 Haziran 2021